Tuzlaya ilk gelişim; 3.5-4 yaşlarındayım... Bembeyaz bir kumsal, masmavi pırıl pırıl bir deniz... Dadımla deniz minareleri, midyeler toplardık... Yengeçler ayağımı keser diye plastik babetler giydirirlerdi... Yollar toprak, boş parseller güneşten kurumuş pisi pisi otu dolu, her an bir yılan ile karşılaşma korkusu ile evden sahile ellerde sopalarla yürürdük... Çok mutlu olduğumuz, tasa nedir bilmediğimiz bir çocukluk ve gençliğe geçiş yaşadık burada. Suadiye, Adalar’da oturan arkadaşlarımız da imrenirlerdi Tuzla da yaşanan yazlara ve sık sık bizlere gelip kalırlardı.
Derken büyüdük, evlendik, çoluk çocuğa karıştık. Kimilerimizin evi satıldı ama kimse Tuzla’dan tamamen kopamadı. Tuzla bir büyü gibi hepimizin hayatında yaşamaya devam ediyor. Ben, dedemin inşa ettiği evimizi ailem satmaya karar verince çok üzülerek evi kendim almaya karar verdim. 6 senedir yaz kış Tuzla’da oturuyorum. Sanki kendi jenerasyonumun hatıra bekçiliğini yapar gibiyim, zira pek çoğu artık burada yaşamıyor. Emin olduğum bir şey varsa, o da Tuzla’nın ilk çocukları olan bizler, sık sık Tuzla anılarına dalıp gülümsüyoruz.
Leyla Usta (Liliş)
60 yıllık
Tuzla Mercan Yuvalı
1970 yazında Tuzlaya taşındık. O yıllarda Mercan Yuvasında 20-25 tane yaşanan ev vardı. Henüz köprü olmadığından Avrupa yakasına araba vapuru ile geçiliyordu. Tuzlaya geliş yolu iki şeritli idi. Zor şartlara rağmen her gün işe giderken dönüşü iple çekerdim.
Tuzla Mercan Yuvası, bizler için olduğu kadar çocuklarımız için de bir yaşam biçimi oldu. Bizler en güzel günlerimizi, dostluklarımızı burada yaşadık. Çocuklarımız, bugünün gençleri, burada hep birlikte, bir aile ortamı içinde yetiştiler.
Ne mutlu ki bu güzel dostlukları halen devam ediyor ve o güzel günler sık sık anılıyor.
Artık Tuzla Mercan Yuvası bu yeni nesil ve onların çocuklarına emanet.
Tunç Pekcan
50 yıllık
Tuzla Mercan Yuvalı
Yaz sonu ve yaz bası tekrarlanan belli ritüeller vardı.
Yaz bası. Okullar tatil olur, cumartesi yallah… Kuru köfte, zeytinyağlılar filan hazırlanır yola çıkılır. Arabada annem, babam, bilimum ablalarım, 2 köpek, ben. Demek ki 2 araba gidiyoruz.
Muazzam bir heyecan içindeyim. 1 senede kim nasıl değişti, kimle fingirdenecek, hangi sporlarda kanka/rakiplere göre nerde olacaz. Beklentiler… Ama, bunlar büyüklerin hallerinden farklı, gerçekten, birisini düşünüyorsam odaklanabiliyorum, bir hayal kuruyorsam her şeyimle o hayalim… -mış gibi olmak yok. Hiç bir zaman hazır olmadım yaza ve Tuzla’ya veda etmeye…
Ali Soyer
30 yıllık Tuzla Mercan Yuvalı
Tuzla benim için mistik bir yerdi. İnsanın ruhunu veya özünü ortaya çıkaran bir yer. Benim özümden demek ki bir korsan çıkmıştı :)) Biz hep yurt dışından yazları gelip gittiğimiz için, belki de benim Türkiye'm, İstanbul'um, Tuzla’m hepsi bir aradaydı.
Sayısız anımız var. Hayvanları koruma derneği kurmuştuk. Kabuğu çatlamış bir kaplumbağa bulmuştuk. Ot kesilirken bir çapa vurmuştu büyük olasılıkla. Hemen tedaviye alıp, oksijenli su, tentürdiyot sürmüştük, sonra da yara bandı yapıştırıp salmıştık. Engin ve Metin Kap ilk sörfleri getirmişlerdi. Büyülenmiştik. Şimdiki zamanlarda pek öyle hisler yaşayamıyoruz. Rüzgar duaları edip, rüzgar çıksa da sörf yapsak diye beklerdik. Rüzgar çıkmasa da yapacak sayısız şey vardı. Ağaçlara tırmanıp kozalak toplardık, spor yapardık, Neco'dan tost kola yer içerdik, yakar top oynardık, küçüklere sataşır aramızda şakalaşırdık. Bu masumiyeti sağlayan bir ruh vardı Tuzla'da. Hem doğasında hem insanlarında.
Mehmet Koçer (Korsan)
30 yıllık Tuzla Mercan Yuvalı